KANAL24.AZ
Az Iw En Ru

Batının ve Rusyanın ’Ermeni meselesi’ ve Türkler

XX yüzyılın başlarından ermenilerin komşuları Türkiye ve Azerbaycan halklarının toprakları hesabına, «denizden-denize» deviziyle «Büyük Ermenistan» devleti kurmak iddiası bu topraklarda olumsuz, büyük felaketlerle sonuçlanmışdır.

Bunlardan en geniş çaplısı Azerbaycanda ve Dogu Anadoluda gerçekleşen 1905-1906, 1914-1916, 1918-1920 ve 1988-1992 tarhlərindeki Ermeni-Türk münakaşalarıdır. Aslında Türkiye ve Azerbaycan toprakları hesabına «Büyük Ermenistan» kurmak ermenilerden çok Hiristiyan dünyasının, öncellikle Rusya, Fransa, İngiltərə, ABD veb. devletlerin projesi olmuşdur. Osmanlı çökdürmek için içden ve dışdan türlü politikalar üreten Hiristiyan dünyası bu meselede ermenileri bir alet gibi kullanmışlar.

 

Bunun bariz örneklerinden biri Çarlık Rusyasının XX yüzyılın başlarında işgal altında tuduğu Azerbaycanda ve Osmanlı devletinin Dogu Anadolu bölgesinde yaşayan ermeni nüfusunu heç bir neden olmadan müslümanlara karşı ayaklandırmasıdır. Mesela, 1905-1906 ve 1914-1916 yıllarda Çarlık Rusyası Azerbaycan ve Osmanlı topraklarında ermenileri müslümanlara karşı ayaklandırarak onlara bağımsızlık vereceklerini iddia edirdiler.  Bazi Batı devletleri (ABD, İngiltere, Fransa veb.) de Rusyanın bu tavrından yana idi. Özellikle, Osmanlının Balkanlarda ve 1. Dünya savaşında yalnız burakılmasıyla, Rusyanın ve Batının ekser devletlerinin desteyini alan ermenileri daha da ruhlanmışlar. Ermenilər Osmanlının Balkanlarda apardığı savaşı kullanarak türklere arkadan zerbe vurmağa çalışmış, Türkiyenin böhranlı durumundan yararlanarak Doğu Anadoluda ermeni devleti kurmak hülyasına düşmüşler.

 

Hale, 1906 yılda ermeni şargşünası İbrahim Amirhanyans «İrşad» gazetesinde (№252-262,  27 ekim 1906) yayınlanan «İslam ve tarakki» mekalesinde yazıyordu ki, müsülmanlar İslam dininin telebleri esasında devrin ümumi kanunlarına uyğun «inkişafa üz tuta bilməycəklər». Çünkü müsülmanların mükaddes kitabı «Kuran» bu muasır meselelere doğru yol göstermek durumunda deyildir: «İslam ruhanilerinin imanları şudur ki, eger müsülmanlar Avrupa milletlerinin emellerinden birini de kabul eylerlerse, kafir olurlar». Amirhanyans bir kader de ileri gederek diyordu ki, müsülmanlar için nasihetin, ilimin ve medeniyetin faydası yokdur.

 

Bu devrde milli basında «erməni meselesi»ne yer veren Azerbaycan Türk aydınları (Ali bey Hüseyinzade, Muhammed Emin Resulzade, Ömer Faik Nemanzade, Yusuf Talıbzade, M.Said Ordubadi veb.) yazıyordular ki, “ermeni meselesi” Batının ve Rusyanın oyunudur. Milli aydınımız Ali bey Hüseyinzade “Panislamizm ve ermeni meselesi” mekalesinde diyordu ki, Batı kasden ermenileri müsülmanlara karşı ayaklandırır.  Ermeniler de Batının ve Rusyanın oyununun bir parçasına çevrilerek müsülmanları helak ediyorlar. Bu anlamda üzünü ermeni yazarlarına (Nikoksov, ) tutan Hüseyinzade yazıyordu: “Seni ittifak ve ittihadmı korkutuyor?... Biz ise nifak ve şikakdan korkuyoruz!  Nifak ve şikak deyilmidir ki, sizlerle bizler arasında bu qədər qan tökülməyə səbəb oldu?! Bizim Kafkasda bu nifak, bu edavet  ve kital yetmiyormuş gibi bir de ümum alaemi—İslamın içine dexi nifak düşüb İttihadi-Müslimin hatiriniz için mühtelmmi olsun, Müslimin yekdigerinin kanınımı töksün? Siz bunumu istiyorsunuz?.. Hayır sizi korkudan ittihad ve ittifak degildir!.. Bu zaten min üç yüz seneden beri mövcuddur. Garibedir aranızdakı kitalın nedeni cehalet, kaflet ve zelalet oldugu muhakkak iken, ermenilerin  ekseiyetince dahi muhakkak iken, siz her nedense alemi-İslamın ittihadından degil, habi-kafletden oyanıb, yenileşmege ve maarife sülukinden korkursunuz!”.

 

Hüseyinzade ile aynı düşüncede olan Azerbaycan türk aydını Ahund Yusuf Talıbzade Amirhanyans, Nikoksov gibi ermeni müelliflerine cevab olarak yazıyordu ki, İslam heç vakit dünyevi ilimlerin ögrenilmesinin aleyhine olmamış, tersine muasirlikle uzlaşmış ve özünün yenilikci ruhunu koruyub saklamışdır: «Sizin dediyinize göre «İslam milleti Avrupa medeniyetinin düşmanıdır». Halbuki İslam dininin mükaddes kitabı Kuranı-şerife nezeren ümumen elm ve merifet, tarekki ve medeniyet İslamın ümde esasıdır. Ve İslam dininde rahbaniyetin haram olduğu ve Çinecen ilim dalınca getmek tövsiyyesi bu metlebe dehi şahiddir».

 

Başka bir ulusal aydınımız Ahmet bey Ağaoğlu “Bakı hadiselerine dair”  (“Sankt-Peterburkskie vedomosti”, 1905, 21-22 nisan) mekalesinde yazıyordu ki, Kuzey Azerbaycanın çarlık Rusyasına birleşmesinden sonra burada ermeni nüfusunun sayının artırılması ve nüsülmanlara karşı ayaklandırılması tesadüfi olmamışdır. Özellikle, Kafkas müsülmanlarının medeni ve milli uyanışı ermenileri  rahatsız etmişdir: “Bu barede konuşarken ben katiyyen o fikirde deyilem ki müsülmanlarla müsülmanlarla ermeniler arasında hansısa dini, yahut milli düşmancılık olmuşdur. Tersine, onlar asırlar boyu barış ve dostluk şerairinde yaşamışlar ve hetta indi de medeniyetin okşarlıkları korunan her yerde – ümumi zahmatla ilgili oldukları köylerde ve obalarda onlar samimi komşular kimi yaşayırlar, aralarında heş bir edavet  ve ayrımcılık yokdur. Lakin acgöz, iştahında endaze bilmeyecek derecede heris burjaziyanın ve onun arkasınca geden medeni inkişaf bakımından daha ileride olan ermenilerin her alanda agalığı kendi ellerine almağa, müsülmanları ise her vasitayla gözden salmağa  çalışdıkları ve onlara yukarıdan bakdıkları   bütün şehirlerde tokkuşma ve narazlıklar labüd hal almışdır”. A.Agaoglu yazıyordu ki, bu tokkuşmada ermeniler kader Çarlık Rusyası da meraklı olmuş, hetta Türkiye ermenilerini de (Andronik veb.) Azerbaycandakı Türk-Müsülman nüfusunun kitalına çelb etmişdir.

 

Azerbaycan Cümhuriyetinin kurucusu, milli ideolog ve ulusal aydınımızz Muhammed Emin Resulzade ise bütün bunları çarlık Rusiyasının uckarlara sepdiyi milli edavet tohumu gibi degerlendirir, umut ediyordu ki ermeni ve türk milletinin barışseverleri birleşseler çarlık Rusyası iki komşu halkı birbirine düşman yapamayacakdır: «Melum olduğu üzre Koloşşapovu Şuşa uyezdine «barışcı» olarak göndermişler. Koloşşapov da «barış»cılıgını büruze verib, toplar, tüfengler ateşler ile barış yapmaga başlamışdır... Ey vicdansız Koloşşapov! Yeter, içdiyiniz insan kanları, yeter iki milleti birbiriyle çalışdırıb, sonra her ikisini de bedi-fenaye verdiyiniz! Bu kader insafsızlık, vahşilik olmaz ki, siz edirsiniz! Tutalım ki, nüfus nadinc ve barışşikestdirlər. Bes masum biçare tifillər, heç bir cinayet göseərmeye kadir olmayan zayıf-zayifeler, elsiz-ayaksızlar, oğul-cocuklar ne eylesin, onlar ne günahın yiyesidirler. Bu yazık, sernigün milletlerden ne istiyorsunuz? Bunlara ne vermisiniz ki, ala bilmiyorsunuz?  İnanın ki, bir vaxt millət mühakiməsinin qabağında durub, tutduğunuz işlərden sual-sorgu olunacaksınız! Korkun o günden ey celladlar, ey insan kanına susamış olanlar!».

 

Günümüzde de Resulzadenin dedkilerinde çok büyük bir anlamın olması kayd-şertsizdir. Çünkü hazırda da bir çoklarımız «ermeni meselesi», «amerikan-ingilis ikili standartlılığı» ve «rus şeytanlığı»nın asıl mahiyyetini anlaya bilmirik; ona göre yok ki, şuurlarmızda bir problem var. Aslında bu meselelerin ekseriyyetimizin «anlaya» bilmemesinin sebebkarı özümüzük. Doğru-düzgün ve milli ruhda egitimin olmaması, mühitden ileri gelen problemler ve en esası kütlevi harakter daşıyan milli mefkurenin olmaması bunun esas nedenleridir. Artık her bir Türkün kendi arzusu, isteyi ve şahsi taşabbüsü ile tariki hakiketlerden agah olması meselesine son koyulmalı, böylelikle «ermeni meselesi», «amerikan-ingilis ikili standartlılığı» ve «rus şeytanlığı»nın asıl mahiyyeti okullarda, medyada ve telekanllarda ulusa iletilmeilidir.

 

Kaanımızca, o zaman bu işi milli aydınlarımız çok başarlı olarak uygulamışlar. Mesela, Resulzade 1913 yılda «İgbal» gazetesinde yayınlanan  “Ermeni meselesinden bir az” mekalesinde yazıyordu ki, indi də ermenilər Türkiye işin belaya çevrilibler: «Nedir bu ermeni meselesi? Bu her şeyden önce bir arazi meselesidir… Heç bir vilayetde orasına Ermenistan dedirtecek kader nüfusun ekseriyetini teşkil eden bir vilayet yokdur. Bu, Türkiye hakkında tedkikatlar ile meşhur olan Avrupa müellifleri tarafından da kabul edilmiş bir hakiketdir». Ona göre bu anlamda ermenilerin iddia etdikləri gibi, ne mantıkan, ne de politik bakımdan “Türkiye Ermenistanı” adlı bir anlayış yokdur. Sadece ermenilerin ve başka milletlerin de yaşadığı bir kaç vilayet var.

 

Resulzade 1914 yılın kasımında “İgbal” gazetesinde  yayınlanlan “Erməni meselesi çevresinde” mekalesinde bir daha Dogu Anadoluda ermenilerin Türk-Müsülman nüfusuna karşı töretdikleri zülümkarlıklara işare ederek yazıyordu ki, bunun arkasında çarlık Rusyası dayanır. Ona göre, ermenilerin özlerinin Türkiyedən ne istedikleri aydın olmadığı bir devrde çarlık Rusyasının onları Türk-Müsülman nüfusa karşı zorakılıklar yapmaga sürüklemesi tesadüfi deyildir. Çarlık Rusyasının amacı hiristiyan ermenileri bagımsızlık iddiasıyla Osmanlı devletine  karşı koymak ve onların eliyle Müsülman-Türk nüfusu bu bölgeden temizlemək idi.

 

O dönemde “Türkiyə Ermenistanı” uyduran Rusya ve Batı medyasının esas amacı ermenileri oyuna getirerek Anadoluda bir Hiristiyan devleti kurulmasına nail olmak idi. Bu cür korhunc siyasetin en acı örneyi 1915 yılın nisan-mayıs aylarında Türkiyənin Kars ve Ardahan bölgesində ermeni-rus herbi birleşmələrinin Türk-Müsülman nüfusuna karşı töretdikləri cinayetlerdir. Çarlık Rusyasının ve bazi Batı  devletlerinin tehrikiyle baş veren kanlı olaylarda on minlerle Türk-Müsülman facievi şekilde öldürülmüşdür.

Avrupa ve Rusya “ermeni meselesi”ne ortaya atmadığı zamana kader ermenilər Osmanlıda en yüksek seviyyede yaşayır, hatta Osmanlı devletinin vezirliyinde bele bulunmuşlardır. 1877  yıldan sonra Balkan milletlerine uyub da dış etkiler vasitesiyle özgür olmak isteyen Türkiye ermenileri bununla da, İstanbul yönetminin haklarında beslediyi etimadı itiriblər. Özellikle, 1915 yılda Doğu  Anadolu bölgesinde baş veren ermeni isyanları ve bunun sonuçu olarak ermeniler tarafından Türk-Müsülman nüfusunun facievi cinayetlere maruz kalması İstanbul yönetimini müeyyen kararlar kabul elemeye macbur etmişdir. Bunu 1916 yılın agustosunda “Açık söz” gazetesinde yayınlalan “Türkiyede ermeniler” yazısında M.E.Resulzade geniş şekilde ele almışdır. Resulzade bu yazısında rusların ve batlıların eliyle ermenilerin oyuna getirildiyini ve bunun korkunç sonuçlar doguracagına işare ediyordu. Çok keçmedi ki korkulan baş verdi...

 


08:54 05.01.2015
Xəbər lenti
Bütün xəbərlər